HABER: ECE AZAK
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, görev süresinin tamamlanmasına kısa bir süre, 5 yıllık başkanlık döneminde İzmir’de yaptığı çalışmalarla ilgili kendisine yöneltilen eleştiri ve suçlamalara tek tek yanıt verdi. Soyer, “Vicdanım çok rahat. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım. Eksiğimiz yanlışımız kusurumuz olabilir ama en iyisini en çoğunu yapmak için çok çalıştık. Bundan sonrasında bu güzel memleket için çalışmaya devam edeceğim. Bu memleket aşkı koltuk makam mevki tanımıyor” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, düzenlediği basın toplantısında, 2019’dan bu yana görev yaptığı 5 yıllık süre boyunca getirilen eleştirilere yanıt verdi. Soyer, Körfez kirliliğinden, raylı sistem çalışmalarına, İzmir’in en pahalı suyu kullandığı iddiasından İzmir otogarının yenilenmesine kadar her konuda kendi deyimiyle ‘doğru bilinen yanlışlar, yanlış bilinen doğrularla’ ilgili açıklamalarda bulundu.
Tunç Soyer şunları söyledi:
“10 yıl Seferihisar 5 yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çok severek çok büyük bir aşkla çalıştım. Bu süre içerisinde güzel işler yaptık ama akıl almaz saldırılarla karşılaştık. ‘Kaçakçı Soyer durdurulamıyor’ denildi, kaçakçı dediği Seferihisar Ulamış Mahallesi’nde yaptığımız bir köy fırını… Ruhsata uygun olmayan iddiası fırınla ilgili… ‘Tunç şatoda Ekrem köşkte’, dediler. ‘Soyer İzmir’i borca batırdı’, ‘LGBT aşkı’ gibi neredeyse gün aşırı İzmirli bu manşetlerle buluşturuldu, aleyhte algı operasyonları sürdürüldü ama biz yılmadık ne yapmamız gerekiyorsa canla başla yapmaya çalıştık. Ben şahsen kendi biyolojik sınırlarımızı zorladım, bu 5 yılda toplam 20 gün izin kulanmışım, senede 4 güne denk geliyor. Günde 6 saatten fazla uyku uyumadım. Belediyeye muhakkak önce ben geldim, Seferihisar’da da belediyeyi ben açıyordum. Bu süre içerisinde olabilecek maksimum çalışma potansiyelim neyse onu yaptım o yüzden vicdanım rahat. Doğru bilinen yanlışları, yanlış bilinen doğruları anlatmak istiyorum, bu toplantı faaliyet raporu sunumu değil.”
Görev süresince hakkında gündeme gelen iddialara ilişkin konuşan Soyer, konuşmasını söyle sürdürdü:
“Şato, 1954’te şark kahvesi olarak yapılmış, 1969’da Büyükşehir’e geçmiş. Daha sonra Tansaş’a kiraya verilmiş restoran olarak. O dönemde restoranın adı Şato olduğu için öyle deniyor. Aziz Bey döneminde restore edilerek misafirhane olarak kullanılmaya başlanmış. Burayı biz ilk kez konut olarak kullanıyor değiliz. Aziz Bey döneminde de kullanılmış. Bizim evimiz Seferihisar’daydı. İzmir’de göreve başlayınca da merkezi bir yerde ev aradık. Burayı bulunca da bir kısmının bize yeteceğini düşündük. Biz burayı 3 oda 1 salon olarak kullandık. Kalanının dijital kütüphane yaptık. Başka bir iddia ise kooperatiflere üzerinden eşi Neptün Soyer’e büyük kaynak aktardı diye 12 yılda Büyükşehir Belediyesi 501 milyon liralık tarım ve hayvancılık alımı yapmış. Bizim dönemimizde bu 1,1 milyar liraya çıktı. Kendi dönemimizde de bizden önce sadece Tire Süt’ten alım yapılıyormuş biz bunu Köy-Koop üzerinden 42 kooperatife yaydık. Tabii çokça yapılan saldırılar neticesinde artık belediyelerin doğrudan doğruya kooperatiflerden ürün alması engellendi. Bu süreç nedeniyle küçük üreticinin ne kadar büyük sorunlar yaşayacağını göreceğiz.”
“İZSU’NUN FİYATLARDA KEYFİ İNDİRİM YAPMASI SÖZ KONUSU DEĞİL”
‘Türkiye’nin en pahalı suyu’ iddialarına yanıt veren Soyer, şunları söyledi:
“Türkiye’nin en pahalı suyunu İzmirliye layık gördünüz iddiası. İzmir, su fakiri bir kent ve su kaynaklarını yüzde 60’ı yeraltından çıkıyor. Yeraltından su çekmenin çok ağır bir maliyeti var. Bu ağır maliyetler nedeniyle suyun maliyeti de çok yükseliyor. İZSU’nun şöyle bir özelliği var. İZSU istediği bir fiyatı ortaya koyamayan, kar amacı gütmeyen bir kurumdur. Yasal olarak kar etmesi yasak olan bir kurum. Ayrıca fiyatlarda keyfi indirim yapması da söz konusu değildir. Bunların hepsi yasalara dayanıyor. Maliyetleri yükselten durumlardan biri de Gördes Barajı. Her sene 59 milyon küp su vermesi öngörülerek yapılmış. Bugüne kadar 760 milyon metreküp su almamız gerekirken sadece yüzde 29’unu almışız. Ama yüzde 100’ünü almışız gibi ödeme yaptık. Hani ‘İzmir’e su getirdik’ diyorlar ya. Getiremediniz. Getiremediğiniz gibi yüzde 70’e yakın fazla almışsınız. Gördes Barajı’ndan vermedikleri suyun parasını bizden tahsil ediyorlar. Birinci kademe su ücretlendirmelerinde Manisa ve Muğla’dan sonra İzmir 3. sırada. İkinci kademede de 6. Sırada. Tablo böyle olmasına rağmen İzmir, Türkiye’nin en pahalı su kullanan şehri değildir.”
“İZMİR’İN 600 BİN METREKÜP ARITMA KAPASİTESİNİ 1 MİLYONA ÇIKARDIK”
Körfez ve koku sorununa da değinen Soyer, “Biz Körfez ile ilgili 3 büyük adım attık. Bunlardan biri yağmur suyu ve atık suyu hattı ayrıştırması. Biz 5 yılda Cumhuriyet tarihinde yapılanın yarısını yaptık. Birleşik sistemin tamamı ayrıştırıldığında sorunun büyük ölçüde giderildiğini göreceğiz. İkinci önemli işimiz 23 yıl önce yapılmış olan 1. ve 2. faz. Neredeyse hiç revizyon vermemişti. Biz bu süreçleri tamamladık. Ayrıca 13 senedir yapılıp bir türlü hayata geçirilemeyen 4. fazın ihalesi de gerçekleştirildi. 600 milyon kaynakla buranın yapımı bitecek 2024 yılı içinde. Biz bu şekilde artırma kapasitesini 850 bin metreküpe çıkaracağız. Kent genelinde toplamda İzmir’in 600 bin metreküp arıtma kapasitesini 1 milyona çıkardık. IFC ile geçen hafta 50 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladık. Gelecek dönemde gelecek arkadaşlarımız TL üzerinden ödenecek ciddi bir kaynağı temin ettik bu da ömrünü tamamlamış çamur tesisleri için kullanılacak. Benim çocukluğumdan beri bir koku sorunu vardı İzmir’de. Bu çalışmaların devamı getirildiği takdirde İzmir’de koku problemi ilelebet ortadan kalkacak. Ayrıca deşarj yatağını değiştirmek gibi bir proje var. Deşarjı iç değil dış Körfez’e yapacağız” dedi.
BASMANE ÇUKURU VE OTOGAR SORUNU
Basmane Çukuru sorununun siyasi bir meseleye döndüğünü ifade eden Soyer, “Basmane Çukuru meselesini dirilttik, çokça TMSF başkanına anlattık, öneride bulunduk, ama rasyonel temellerde görüşülen bir mesele olmaktan çıkıp siyasi bir meseleye döndü. Çözülebilir, dilerim bizden sonra bu mesele çözülebilir. İzmir otogarı ile ilgili bizim yapmadığımıza dair algı var. Bizim yapmadığımızı söylüyorlar. Biz 25 yıllık kira süresi bitince tahliye istedik. İşletmeci şirket pandemi nedeniyle kira süresini 7 yıl uzatılması için dava açtı ve kazmadı. Biz de Kaymakamlık üzerinden tahliyesini talep ettik ama bir dönüş olmadı. Yani otogarla ilgili hazırladığımız güzel bir proje var. Tahliyesiyle ilgili hukuki süreçleri takip ediyoruz. 2 senedir uğraşıyoruz ama sonuçlandırmak mümkün olmadı” diye konuştu.
“BELEDİYE ŞİRKETİNDE KAÇ KİŞİ ÇALIŞIYOR?”
Belediye bünyesinde kaç kişi çalıştığına ve doğum yerlerine ilişkin tartışmalara da yanıt veren Soyer, şunları söyledi:
‘Belediye şirketinde kaç kişi çalışıyor’ sorusuna gelirsek; bir de belediyede kaç Tuncelili var meselesi. Bunlar da çokça gündeme geldi. Mart 2014’te 20 bin 142 çalışanı varmış. Mart 2019’da 27 bin 271 ve şu an itibarıyla 34 bin 329. Belediye çalışanlarının doğum yerleri itibarıyla bir haritamız var. 2019’da yüzde 54.67’si İzmirli, 2024’te yüzde 53.72’si. Bunun dışında Manisa, Erzurum, Ankara, Kars, Mardin, Tunceli, Tokat, İstanbul ve Konya… Bunların tamamı yüzde 2,83 ile 0,89 arasında değişiyor. Tüm çalışanların personel gideri olarak payı 2023 sonu itibarıyla yüzde 28.”
“YAKLAŞIK 2,1 MİLYAR EURO YATIRIM YAPTIK”
‘Belediye borç batağında’ iddialarına da yanıt veren Soyer, şu ifadelere yer verdi:
“Yatırım harcamaları 2023 sonu itibarıyla yüzde 35 pay ayırdık. Bu da Türkiye’deki bütün büyükşehir belediyelerinden yüksek. Yaklaşık 2,1 milyar euro yatırım yaptık. Borç ne oldu? Borç batağına mı batırdık? Belediyenin finansman borcu Şubat 2021 sonu itibarıyla 25, 2 milyar lira. Yüzde 82’si dış borç. Geri kalanı iç borç. Dolayısıyla bu borcun 2019 Mart’ta değeri 790 milyon euro, Şubat 2024 sonunda 760 milyon euro. Yani düşüş var. İzmir Büyükşehir Belediyesi, borçlanma kapasitesi 92,3 milyar lirayken biz bunun sadece yüzde 27’sini kullanıyoruz. ‘Her yeri sattı’ iddiası… 1,2 milyar lira kamu satışı yapmışız. 2,6 milyar lira gayrimenkul kamulaştırması yapmışız.”
“RAYLI SİSTEMLERE 5 YILDA 952 MİLYON EUROLUK YATIRIM YAPTIK”
Raylı sistemler konusunda büyük yol alındığının altını önemle çizen Soyer, “Narlıdere Metrosu bitti, Çiğli Tramvayı bitti, Buca Metrosu devam ediyor. Vaat ettiğimiz tarihten itibaren bitecek. 4 yıl inşaat süresi boyunca geri ödemesiz olacak, işletmeye alındığında itibaren kendi kendini ödeyecek. Kimsenin cebinden para çıkmadan tamamlanan bir proje olacak. İlk güzergah 2026 Haziran’da açılacak. Bu 5 yıl içinde toplam 952 milyon Euro raylı sistem yatırımı yapmışız. Büyükşehir belediyeleri arasında en yüksek payı ayıran belediye olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu 5 yılda hükümetin reva gördüğü rakam 3 bin TL” dedi.
“TÜPE İHTİYAÇ KALMAYACAK”
Asfaltlama ve deniz ulaşımına ilişkin de açıklamalar yapan Soyer, “Yolların bozukluğu ile ilgili çok haklı şikayetler geliyor ama yağmur suyu hatları ayrıştırma süreçleri, gaz-elektrik-internet gibi kazılar var. İlçelerin sorumluluğunu da biz üstlendik. Rekor asfalt yatırımı yaptık, 5 milyon 259 bin ton sıcak asfalt serim çalışması yapmışız. Popülist tercihler yapmadığımız için bu noktadayız. Makyaj yapmayı seçmedik… Deniz ulaşımında feribot filosundaki gemi sayımızı 7’ye yükselttik. Tüp geçit konuşuluyor, biz 15 sefer sıklığında yapabildik, bunu 5 dakikada bire indirecek feribot alımı gerçekleştirilsin, tüpe olan ihtiyacı ortadan kaldıracaktır. Biz yeni gemileri bulduk. Körfez’de 6 tane feribot çalıştıracak durumdayız. Yeter ki Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programına alınsın” ifadelerini kullandı.
“BU TESPİT İZMİR’E YAPILAN HAKSIZLIK OLUR”
“İzmir köy ve beton oldu” iddialarına da yanıt veren Soyer, “İzmir beton oldu iddiası. 5 yılda 7 tane yaşayan park açtık. Bunun dışında acil çözüm ekiplerimizle yaptığımız müdahalelerle kişi başına düşen yeşil alanı yüzde 60 artırdık. ‘İzmir köy oldu’ meselesi. İzmir köy falan olmadı. Eğer öyle olsaydı Ankara ve İstanbul buraya gelmek için can atmazdı. Bu tespit İzmir’e yapılan haksızlık olur” dedi.
“İZMİR KÖYE VE BETONA DÖNÜŞMEDİ”
‘Yaptıklarını anlatamadı’ ve ‘çok reklam yaptı hiç iş yapmadı’ iddialarına da yanıt veren Soyer, “İki tarafa da katılmıyorum. Biz hem çok iş yaptık hem de bunları görünür yaptık arkadaşlarımız ayda 130 paylaşım yapmış. Bir taraf da sadece reklam yaptı diyor. Ben anlatamadı diyen kısımdan razıyım. Bu daha mantıklı. Anlatamamış olabiliriz bu da bizim eksiğimiz olsun” dedi.
Başkan Soyer, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
SEVİNDİREN, ÜZEN OLAYLAR VE KEŞKELER…
Görev yapığı 5 yıl boyunca en çok üzüldüğü en çok sevindiği olayların sorulması üzerine Soyer, “Beni üzenler; Elektrik Fabrikası’nın verilmemesi, bu beni inanılmaz üzdü. Bir belediye başkanına zarar vermek için bir şehre zarar vermeyi nasıl göze alabilirsiniz? Her geçen gün o binanın çürüdüğünü görüyorum. Buna nasıl vicdanları el verdi, çok üzgünüm. İlk büyük şokum buydu. İnsanların bu kadar kötü yazabilmesine şaşırıyorum, üzülüyorum…. Sevindiklerimden bahsedeyim; Kemeraltı’nda bir ziyaret yaptık, esnaf alkışlarla dükkanın önüne çıktı, nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Portatif havuzlar koymuştuk, bir çocuk ‘yüzmeyi öğrendim başkanım’ diye boynuma sarılmıştı, çok heyecanlanmıştım… 9 Eylül konuşmasında yaptığım konuşma o kadar çok övgü ve teşekkür mesajı aldım ki çok sevindim. Basmane Çukuru, Çankaya Otopark, Konak Pier, Otogar, bunları sonuçlandıramadık. Keşke dediklerim ise bunlar” diye konuştu.
“VİCDANIM ÇOK RAHAT”
Soyer, “Beş yıl boyunca ne yaptığımız işin ne tanıtımın ne kamuoyundaki karşılığı nedeniyle başkan adayı yapılmadığımı düşünmüyorum. Hiçbiri doğru değil. Vicdanım çok rahat. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım. Eksiğimiz yanlışımız kusurumuz olabilir ama en iyisini en çoğunu yapmak için çok çalıştık. Bundan sonrasında bu güzel memleket için çalışmaya devam edeceğim. Bu memleket aşkı koltuk makam mevki tanımıyor” diye konuştu.
“Genel başkanlığa aday olacak mısınız” sorusu üzerine Soyer, şunları söyledi:
“Bunların hepsi olabilir ama derdim bu değil. Çok şükür evde de yatımız katım olsun diyen ailem yok. Çok tokuz. Biz hep beraber bu memleket için daha ne yapabiliriz onun peşinde koşmaya devam edeceğiz. Gurur duyacak çok şeyimiz var. Avrupa’da görevlerimin hepsi bitiyor, tamamı başkanlık ile yürüyen süreçler. Citta Slow’da genel sekreterlik makamıyla devam edeceğim” diye konuştu.