Toygun Atilla, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkındaki suç duyurusunun kodları ve önümüzdeki siyasi sürecin kodlarını analiz etti

Toygun ATİLLA’nın analizi

İşte Yargıtay’ın o çıkışının kodları:

Hükümet ile Anayasa Mahkemesi arasındaki gerginliğe Yargıtay dahil oldu.
AK Partiden yana yana tavır koydu, Anayasa Mahkemesi ile restleşti.

YARGIDAKİ SİYASAL KAVGA

Tüm bu süreç aslında yargıdaki siyasalleşmenin en sert ve en net bir şekilde ortaya çıktığı durumdu.
Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’ne aslında şunu dedi; “Verdiğin kararlar siyasi ve sen hukuki değil siyasi kararlar veriyorsun. Verdiğin kararlar da hükümete muhalefet ediyorsun. Türkiye’yi verdiğin kararlarla yönetiyorsun”
Yargıtay 3.Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesi hakkında suç duyurusunda bulunarak “eylemsel” bir çıkışta bulundu. Yargı kurumları “siyasi” bir kavganın içine girdi.

Yargıtay’ın bu çıkışı doğru muydu, değil miydi ? Bu zaten tartışılır ve tartışılacaktır.
Biz Yargıtay’ın bu çıkışının ve sonrasında oluşan tepkilerin kodlarını çözmeye devam edelim.

MEHMET UÇUM’UN MİLLİ YARGI ÇIKIŞI

-Yargıtay’ın bu çıkışı yapmasının ardında iktidarın bir kanadının desteği bulunduğu açık olarak gözüküyor.
-Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum’un, “Yargıtay’ın AYM ihlal kararına uymama kararı gerekçeleri doğrudur. Yargıtay’ın kararı ayrıca turnusoldur, kim Milli Yargıdan yana kim değil belli olur. Türkiye Milli yargısını batıcı ve neo liberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır. Kimsenin bundan yana şüphesi olmasın” şeklindeki çıkışı aslında Yargıtay’ın verdiği kararın siyasi etkisini de gözler önüne seriyor.

-Mehmet Uçum’un, “milli yargı ve batıcı neoliberal yargı” kavramlarını karşı karşıya getirmesi de AK Parti içindeki kavganın en açık bir şekilde dışa vurumu olarak değerlendirilebilir. Hayati Yazıcı, Abdulhamit Gül, Şamil Tayyar gibi isimler, Mehmet Uçum’un bu açıklamaları ile “Milli Yargısı” tanımının dışına itilmişlerdir.

YARGITAY ASLINDA NE SÖYLEDİ

-Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’ne “Sen siyasi kararlar alıyorsun ve muhalefet ediyorsun” dedi.
Ama buradaki çelişki şuydu. Yargıtay’da bunu söylerken kararlarını eleştirmek ile suçladığı Anayasa Mahkemesi gibi bir tavırla siyasi bir yorum yapmıştı.

-Belki de, siyaset Anayasa Mahkemesi ile direk kendisi kavga etmek yerine Yargıtay ile Anayasa Mahkemesini karşı karşıya getirerek bu süreci başlattı.

Bunun sebebini ve anlamını elbette bu oyunu kuranlar biliyordur. Biz gördüklerimizi anlatarak durumu anlatmaya çalışalım.

İktidarın bir kanadı Yargıtay’a aslında şunu söyledi:

“Kanun koyucunun iradesini de aşarak kafana göre işler yapıyorsun”

“Kendini olağanüstü güçlerle bezenmiş temyiz mahkemesi yerine koyuyorsun”

“Yaptıkların denetlenemez bir hale geldi”

“Yargı kararlarını esasa girip denetliyorsun ve buna artık bir son verilmeli”

“Türkiye’yi seçilmiş hükümet değil, Anayasa Mahkemesi yürütüyor”

“Anayasa Mahkemesi kuruluş amacını aşmış ve hukuku tekeline almıştır. Her konuda kafasına göre istediği kararı veren bir mahkemeye dönüşmüştür”

“Ben de Yargıtay olarak bu hukuksuzlukları gündeme getirip, bunlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum”
“Usul açısından Anayasa Mahkemesi’nin kararları bağlayıcı bile olsa Yargıtay olarak bu suç duyurusunda bulunarak Anayasa Mahkemesi’nin siyaselleştiğini ve bunun kamuoyunda tartışılmasını istiyorum”
“Her konunun Anayasa Mahekemsi tarafından yetkisi dışında değerlendirilmeye başlamış olmasını ve adeta orada Erdoğan’a karşı muhalefet yapanların artık görülmesini istiyorum”

AK PARTİ’DE KIRILMA VE ÇATIŞMA ORTAMI

Benim dünden beri süre gelen tartışmalardan okuduğum tablo bu oldu.
Ancak hayatta yapılan her hamlenin bir farklı sonucu olduğu da muhakkak.
Yargıtay’ın bu hamlesinin de AK Parti içinde önemli kırılmalara yol açacağı aşikar.
Yazımın başında da değindiğim gibi…
Belki de ilk defa, bu kararın ardından AK Parti içindeki uzun süredir sessiz olan Hayati Yazıcı, Abdulhamit Gül, Şamil Tayyar gibi isimler tepki verdi.
Cem Küçük gibi AK Parti’ye yakın gazeteciler, Yargıtay’ın suç duyurusuna reaksiyon verdi.

HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Tüm bunları Mehmet Uçum’un sözleri ile birleştirdiğinizde, bir turnusol oluştu ve tepki veren bu isimler “Milli yargıyı desteklemeyen ” isimler kategorisine itildi.
Elbette ki, tüm bunların parti içindeki yansımalarını ilerde net bir şekilde göreceğiz.
Ancak nihai olarak ortaya çıkan durum, AK Parti içinde önemli bir bölünme ve çatışma ortamının netleştiğidir.
Hiç bir şeyin dünden sonra eskisi gibi olmayacağı aşikardır.

MEHMET ŞİMŞEK NE DÜŞÜNÜYOR?

Tüm bu tartışmalar sürerken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in olan bitenden neler hissettiğini, “Milli yargı ve batıcı neo liberal yargı” söylemleri karşısında neler düşündüğünü merak ettim.
Dünyayı dolaşan ve Türkiye’ye “yatırım yapılmasını” sağlamaya çalışan Mehmet Şimşek, yurt dışında ülkesinde oluşan bu “yargı” krizini acaba nasıl açıklayacak, “batıcı” ve “neo liberal” söylemleri nasıl izah edecekti ?

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir